Eğitim Anlayışımız

Bugün İslam’a olan ilgi, bilgimizin önünde gidiyor. Müslümanların önemli bir bölümü ileri derecesinde yoksulluk, yoksunluk, sefalet ve cehalet içerisindedirler. Cehalete dolaysız olarak eşlik etmekte olan taassup ve taklid, sahih İslam’ı anlamada ve anlatmakta en büyük engeli oluşturuyor. Günümüzde İslam’a derin bir ilgi ve teveccüh bulunuyor.

Ne acıdır ki bu ilgi ve teveccühü hakkı ile karşılayabilecek örneklik birikimimiz yeterli değil. Sahih dinimizi temsil edebilecek mümeyyiz vasıflarla donanmış temsilcilerden yoksunuz. Bu yoksunluk hayati derecede sorun ve sıkıntıların yaşanmasına neden olmaktadır. Yoksulluğu, yoksunluğu, ataleti, cehaleti, taassup ve kör taklidi giderecek, topluma her bakımdan önderlik edecek mümeyyiz vasıflarla donanmış müminlere ihtiyacımız var.  İzzet ve ikbalini kaybetmiş bir ümmet resmi, hemen her zeminde ve her coğrafyada konuşulan İslam’ın, hayatlara dokunan, toplumları müspet manada dönüştüren ana işlevini yerine getirme noktasında kendi pak mevcudiyetinden kaynaklanmayan bir algı bozukluğuna yol açıyor. İzzet ve ikbalini kaybetmiş ümmeti silkeleyecek ve kendine getirecek bir örneklik gerekmektedir.

Bu bağlamda eğitim anlayışımız ile ilgili ilkelerimiz:

1.      Durum olağanüstüdür. Olağanüstü durumlara olağanüstü tedbirler gereklidir. Toplumların enerjilerini, değerlerini açığa çıkaracak, bireyselden hareketle toplumsal özgüveni inşa edebilecek rehberlere ihtiyaç vardır. Eğitim anlayışımız özellikle ve öncelikle rehber eğitmen yetiştirmeye yöneliktir.

2.      Rehber eğitmenler örgün eğitim faaliyetlerinden çıkmazlar. Eğitim anlayışımızda ‘öğrenci’ kavramı yerine ‘talebe’  kavramı önceliklidir; ilmi talep eden ile ilmi arz edeni buluşturmak esastır.

3.      Son vahiy olan Kur’an’ı okumak ve hayatın ana merkezine koymak; onunla birlikte Kâinat ve insan kitaplarını da okumak; Hz. Peyamber’in örnekliğini model almak,

4.      Eğitim anlayışımızda ‘özne-özne’ ilişkisi temel bir ilkedir. İlmi talep eden talebe ile ilmi arz eden hoca, bu temel ilişkinin taraflarıdırlar. Hoca ile talebe arasındaki bu ‘özne-özne’ ilişkisi, hür düşünme,  düşündüğünü ifade etme zeminini oluşturacaktır.

5.      Talebe olabilmenin temel şartı; bireyin kendisi ile yüzleşerek kendisini tanıyabilmesi, istek, tutku ve beklentileri ile kabiliyet ve sabır sınırlarını kendince fehmedebilmesidir. Rehber eğitmen bu aşamada talebe adayının hem en büyük yol göstericisi hem de onun gözlemcisidir. Rehber eğitmen cevheri keşfeden ve işlemesi için sarrafa yani hocaya teslim edendir.

6.      Öğrenmenin/bilmenin de afetleri vardır. Bilmeyi ve bileni kirleten her türlü ahlaki sapmanın tehlikelerine dikkat çekmek; bunu her vesile ile yapmak. Bilginin irfan ve hikmet boyutunu ön plana çıkararak ‘Bilgi’ ve ‘Bilgeliği’ birlikte kazandırmanın imkânlarını aramak; bilgiye sahip olmanın getireceği ‘iktidar’ duygusunu, ‘irfan ve hikmet’ törpüsünden geçirmek,

7.      Topluma açık genel eğitim süreçlerinde muhatapları gereksiz siyasi ve sosyal tartışmalardan mümkün olduğunca uzak tutmak; kısır politik tartışmaların ayrılıklara neden olmaması için sahih gündemler oluşturmak, bu bağlamda sahih bilgiyi bir disiplin çerçevesinde –ve dozunda-  konunun uzmanları vasıtasıyla aktarmak.

8.      Eğitimin ana mihverine Vahyi koymak; vahyin en büyük örnekliğinin şahsında pratik bularak somutlaşan sünnet ile bütünlüğü ve yorumu esasına dayanmak;

9.      Kadim ve çağdaş İslam düşüncesinin ortaya koymuş olduğu derin birikimi, zengin tecrübeyi mitolojiden arındırarak, metodolojik bir tarzda eğitim diline aktarmak;

10.  Sevdirme, özendirme ve ikna etme temelli bir örgün eğitim yöntemini esas almak.

11.  Bütün ilmi çabalarda, dünü unutmadan bugünü/şimdiyi dikkate almak; anakronizmin tuzağına düşmeden, geçmişi kutsamadan, tarihi çarpıtmadan ve yarın tasavvurunu gözden kaçırmadan sahih bir devamlılık duygu ile ilmi çabaları sürdürmek.

12.  Kadim İslami ilimler mirasını sahiplenmek.  Ancak, geleneği bugüne taşırken vahye ve onun canlı uygulaması olan sünnete uygunluk şartı aramak.

13.  İlmi çabaları, çağın ufkuna dokunacak derinlikli bir anlayışın inşası yönünde geliştirmek,

14.  İlmi çalışmaları, düşünceleri ve hassasiyetleri, klişe ve kalıpların kuşatmasından kurtararak geniş bir perspektifi hedeflemek,

15.  İlmi tedriste dini olan ve dini olmayan ayırımı terk ederek vahyin rehberliğinde bir ilim anlayışı geliştirerek, iki ayrı düşünce evrenine işaret eden âlim ve aydın kimliği ikilemini izale etmek, her türlü bilişsel faaliyetin ve bu faaliyetlerden doğan sonuçların Allah’ın rızasına uygun olması gerekliliği ana fikrinden hareket ile ‘ilimde rusüh sahibi’ olabilmenin imkân ve sınırlarını genişletmek.

16.  Özgün ilim tedrisinde, örgün öğrenme süreçlerimizde kopuk, donuk ve mesafeli olmamak; yakın, sıcak ve hayatı çeşitli yönleri ile yorumlayacak; birlikte “okuma”, “anlama”, “algı dünyasında yoğurarak biçimlendirme” hususlarında kolektif çabalara yönelmek ve  “birliktelik” oluşturmak.

17.  İlmi tedriste, muhataba temyiz gücü kazandırmayı esas almak, böylece bireysel ve toplumsal özgüveni oluşturmak ana hedeftir.

Yeryüzü İyilik Hareketi Uluslararası Eğitim Ve İnsani Yardım Derneği © 2017. Tüm Hakları Saklıdır.